İYİ Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, yaşanan büyük deprem felaketinde hayatını kaybeden insanlarımızın yakınlarına ve tüm milletimize başsağlığı dileyerek yaralılarımıza şifalar diledi. Subaşı, hayatını kaybeden AK Parti Milletvekili Yakup Taş ve ailesi için de ayrıca başsağlığı diledi.
Hasan Subaşı, açıklanan OHAL kararına itirazları olduğunu belirterek, "Çünkü öncelikle, buna ihtiyaç duyulmuşsa bir aya indirilmesinin, böyle bir değişikliğin uygun olacağını düşünüyoruz. Ayrıca, OHAL Kanunu'nun 3'üncü maddesinin son fıkrasında, bu hususun OHAL gerekliliğinin sarahaten belirtilmesini amirdir. Onun için "deprem nedeniyle" şeklinde düzenlenmesinin de uygun olduğu kanaatindeyiz." dedi.
"AFET BÖLGESİ KARARININ YETERLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ"
"Afet bölgesi ilan edildiğine göre OHAL'e ne gerek var?" diye uyarılar olduğunu anımsatan Subaşı, "Bizler de aynı kanaatteyiz aslında çünkü 1959 yılında düzenlenmiş olan 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun mükemmelen düzenlenmiştir ve bugüne kadar da hiçbir değişiklik olmadan bu tür felaketlerimizde çok etkili olmuştur. "Olağanüstü hâlle tek farkı, OHAL'de temel hak ve özgürlüklerin kolayca kısıtlanmasıdır" diye konuştu.
"DEVLET HANTALLAŞTI, BU SİSTEMDE BÜROKRAT KORKUDAN İNİSİYATİF ALMAYA KORKUYOR"
Hasan Subaşı, iktidarın eleştirilerden bu derece rahatsızlığını anlamadıklarını aktararak, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin gerekçesinin başında hızlı karar verilmesi belirtilirdi" En önemli gerekçesi oydu. Oysa, bugün geldiğimiz noktada yaşadığımız felaketler de bize gösteriyor ki, tam aksine, devletin hantallaştığını görüyoruz. Eğer, dünyanın tersine, bütün yetkileri tek kişide toplayarak merkezîleşmeyi amaçlarsanız 85 milyonluk bir ülkenin idaresinin, yönetiminin felaketler karşısında aciz kalma durumuyla karşı karşıya kalırız. Yaşadığımız deprem felaketinde de ilk bir, bir buçuk günde devletin harekete geçemediğini görüyoruz. Bunun sebebi devlet bürokrasisinin korkudan inisiyatif kullanamamasıdır. Devlet sistemini ne kadar merkezîleştirirseniz, yetkileri tek elde toplamaya giderseniz bütün devlet sisteminde bürokrasi yukarıdan gelecek talimatı beklemeye başlar. Bugün Türkiye'nin başına gelen birçok sıkıntının sebebi de bu sistem. Dünya yerelleşirken, yetkiler ve inisiyatifler dağıtılırken biz tüm yetki ve inisiyatiflerin, merkezde toplanmasının sancılarını çekiyoruz."
OHAL'in biraz daha bunu güçlendireceği için sivil toplumu, yerel yönetimleri ve devlet çarkını felç edeceğini anlatan Subaşı, "Oysa, bugün herkesin hem sivil toplumun hem yerel yönetimlerin her felaket kademesine ulaşması çok önemlidir. OHAL'le bunları hep engellemiş olacağımızı önümüzdeki günlerde daha da net görmeye başlayacağız. Yerel yönetimleri ve sivil toplumu dışlayarak bu tür felaketlerde sonuç almak son derece zordur." diye konuştu.
"YEREL YÖNETİMLERİN YETKİLERİNİ KISITLAMAK YERINE YETKİLERİ ARTIRILMALI"
İYİ Partili Subaşı, yerel yönetimlerin yetkilerini kısıtlamak yerine yetkilerini artırmak, kentsel dönüşüme kaynak aktararak kentsel dönüşümlerin sağlıklı hâle getirilmesini sağlamak gerekir. Yapı denetim sistemini yeniden düzenlemek gerekir.
BİNALARIMIZ DAYANIKSIZ VE ÖNCE DEVLET YAPILARI ÇÖKÜYOR
Müteahhitlik hizmetlerimiz dünyada başarılarıyla anılıyor. Ülkemizde ise dayanıksız ve çürük. Öncelikle devlet yapıları kolayca çöküyor. Tam da bunların devlet sisteminin eleştirilmesinin şart olduğunun altını çizen Subaşı, "Devlet yapısının sorgulanması çok önemlidir. Bu OHAL yasasıyla eleştiriler, sorgulamalar ve yakınmaları tümüyle kaldırdığınız zaman bu sistemin yanlışlarını, eksiklerini ortaya koyamayız." şeklinde konuştu.
