‘Umarım corona virüsü ben liseli olana kadar biter’

Pandeminin olumsuz psikolojik etkilerini ergenlik çağındaki çocuklarımız da hissediyor. Peki onlar bu sürece nasıl adapte oldu? Okula gidememek, eskisi gibi sosyalleşememek onları nasıl etkiliyor? Aileler nasıl yaklaşmalı? Söz sırası çocuklarımızda... 

07 Aralık 2020
 ‘Umarım corona virüsü ben liseli olana kadar biter’

Pandemi sürecinin insan psikolojisine etkileri üzerinde pek çok araştırma yapılırken yetişkinler kadar çocuklar da bu süreçten olumsuz etkilenmekte. Genç hayatlarının neredeyse tam bir yılını bu kaotik süreçte geçiren çocuklar, sosyalleşmeden, okullarından ve arkadaşlarından uzak bir şekilde bu kabus gibi sürecin sona ermesini bekliyorlar. Daha önce ekran başında geçirilen süreler üzerinden, değişen ev içi kurallarına değinmiştik. Bununla paralel olarak; pandemi öncesinde de çocukların artık daha çok ekranlara bağımlı oldukları ve sokak oyunlarının unutulduğu sık dillendirilen bir şikayet konusuydu.

Küçük çocukların yanı sıra, 20-30 yaş arası gençlerimize de pandemi süreci ile ilgili olarak kulak vermiştik. Şimdi söz sırası ergenlik çağındaki çocuklarımızda… Pandemi zor denklemlerle, şikayetçi olunan konuları ebeveynlerin önüne sunarken çocuklar -özellikle ergenlik çağındaki çocuklar- oldukça zor bir süreçten geçiyorlar.

ÇARE WHATSAPP GRUPLARI!

Tekirdağ'da lise birinci sınıf öğrencisi E. K. corona virüsü sürecinde canını en çok sıkan durumun liseli olmasına rağmen lise ortamından uzak kalması olduğunu dile getirdi. Online eğitim olarak da zorlandığını kaydeden E.K. liseye sadece 1 hafta gidebildiğini sonrasında da okulun uzaktan eğitime geçtiğini belirtti. E.K., “Lisede ilk hafta tanıştığım arkadaşlarımla Whatsapp grubu kurduk ve görüntülü arama yaparak sosyalleşmeye çalışıyorum. Onlardan uzak kaldığım için elbette özlüyorum. Ailem ile bu süreçte daha fazla zaman geçirdik, erkek kardeşimle birlikte film izliyoruz. Evde vaktimin çoğu canlı derslerde ve konu tekrarları ile geçiyor” dedi.

E.K., “Pandemi süreci bittikten sonra hayatımın daha güzel olacağına inanıyorum. Virüs bittiğinde bir süre daha insanlar tedirgin olabilir, maske takabilir. Aşı olursak bu virüsü yeneriz buna inanıyorum” diye konuştu.

‘ÖZGÜRCE GEZEMEMEK…’

İstanbul’da yaşayan lise birinci sınıf öğrencisi K.Y.Ç. ise uzaktan eğitimin verimli olmadığından ve özgürce dışarı çıkıp gezememekten şikayetçi.

“Şu anda yasaklar geldiği için arkadaşlarımla dışarıda pek görüşemiyorum o yüzden Whatsapp’tan konuşuyoruz ve ara sıra telefondan arıyorum” diyen Kaan, aileyle daha yakın olma durumundan ise şikayetçi olmayan çocuklardan: “Aile ile daha yoğun vakit geçiriyor olmak, daha yakın olmak, daha çok ilgi görmek güzel bir durum.”

‘KISITLAMALAR İLE KENDİMİ KÖTÜ HİSSETTİM’

İstanbul'da yaşayan ortaokul son sınıf öğrencisi N.G., pandemi sürecinde yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

“Bu süreçte canımı en çok sıkan şey okula gidememek ve istediğim zaman markete gidememek oldu. Sürekli kısıtlamalar ile kendimi kötü hissettim. Fahrettin Koca’nın açıklamalarını dinledim ve bazen tedirgin oldum. Arkadaşlarımla Whatsapp üzerinden haberleşiyorum ve Instagram üzerinden de takipleşiyoruz. Ailemle bu süreçte zaman geçirmek güzel. Büyüyünce gastronom olmak istediğim için annemle mutfakta yeni yemekler deniyoruz. Evde canlı derslerime giriyorum ve sınav senem olduğu için test çözüyorum. Taekwondo'ya gidiyordum ancak spor salonları kapandığı için antrenmanlarıma evde devam ediyorum.

''Corona virüsü bittiğinde hayatımızda çok şey değişecek. Umarım corona virüsü ben liseli olana kadar biter. Virüs sona erince bazı alışkanlıklarımız değişecektir, insanlar hayata daha sıkı tutunacaklar bence.''

‘HEPİMİZE YAYILMIŞ BİR KORKU VAR…’

Lise birinci sınıfa başlayan ve İstanbul’da yaşan D.Ö. de okula gidememenin sıkıntısını yaşıyor: “En çok canımı sıkan durum okula gidememek oldu. Özellikle geçen sene bizim için çok önemliydi sınava (LGS) hazırlanıyorduk. Birden en önemli noktada okula gidememek çok can sıktı. İnternet üzerinden derse odaklanmak, not almak, ekrana bu kadar bakmışken o yorgunlukla ödevleri yapmak ve test çözmek çok yıpratıcı oldu.”

Yetişkinlerin yaşadığı paranoyanın çocuklarda da görüldüğünü gözler önüne seren D.Ö., “Bu durumun aynı zamanda hepimize yaydığı bir korku var. En ufak öksürmeden, hapşırmadan, mide bulantısından korkar oldum. Başka bir hastalık olsa hastaneye gidememekten korktum. Üstüne sınav stresi çok bunalttı” ifadelerini kullandı.

 

“Şimdi eski okuldan arkadaşlarımla Whatsapp üzerinden sosyalleşiyorum” diyen D.Ö., süreç nedeniyle lisedeki arkadaşlarıyla henüz kaynaşamadığını hatta tam anlamıyla tanışamadıklarını belirtiyor: “Ama lise arkadaşlarımla hala tam tanışamadık. Okul online olarak başladı, okul iki haftalığına açıldığında yüz yüze tanışabildik. Bu tanışmada bile aramızda mesafeler, maskeler tam bir sosyalleşme ortamı tanımadı. Onları daha çok tanımak isterdim.”

‘HOBİLERİ OLAN ÇOCUKLAR BU DÖNEMİ DAHA İYİ GEÇİRİYOR’

Haberimizde çocuklarımızın yanı sıra, özel bir eğitim kurumunda çocuklar ve ailelerine psikolojik danışmanlık ve rehberlik yapan Çağla Şara’yla da süreci değerlendirdik. Şara, genel hatlarıyla süreci şöyle aktarıyor: “Tam aileden uzaklaşıp bireyselleşmeyi akranlarıyla beraber olarak yaşadıkları ve kişilik gelişimlerinin karşılık bulduğu bir dönem 12-18 yaş dönemi. Daha küçük çocuklar belki anne-baba çok yoğun çalışıyorsa onlarla birlikte olmayı özlediği için bu süreçte daha iyiler. Ama ergenlerin daha çok tatmin duydukları durum, aileden uzaklaşıp akranlarıyla bir arada olmak ve kendi istedikleri şekilde vakit geçirmek iken bu süreçle birlikte hem arkadaşlarından uzak kaldıkları gibi hem de ailenin tekrar daha sıkı denetimine girdiler.”

Görüşlerini paylaşan çocukların ortak bir şekilde altını çizdiği durum olan sosyalleşme sorunu hakkında konuşan Şara, “Akranlarıyla beraber olma ihtiyacı ve bundan tatmininin daha yoğun olduğu bir dönemde bundan uzaklaşmış olmaları çok önemli. 12-18 yaş arasında kendi kendine oyalanmayı bilen, hobileri, ilgileri olan çocuklar bu dönemi daha iyi geçiriyor. Öte yandan teknolojiyi de süresince kullanmak çok önemli. Ona çok kapıldıklarında bu dönem bittiğinde asosyal ergenler görmekten çok endişe ediyoruz” dedi.Sosyalleşmenin yanı sıra D.Ö.’nün de altını çizdiği sınav stresi, okula gidememek ve derslere odaklanamamak durumları hakkında da konuşan Çağla Şara, “Hedef ve amaç yoksunluğunun çok zarar verdiğini ve sınavlarda genel başarı oranında da düşüş olduğunu görüyoruz. Çocukların aslında uzaktan eğitimdeki sürecin bir ‘süreç’ olduğunu, başlayıp, bitecek bir durum olduğunu idrak etmelerini sağlamamız lazım. Ergenler ile çalışan başka arkadaşlarımın da yaşadığı en büyük problemler ‘Sınava hazırlansak ne olacak ki’, ‘Ders çalışsak ne olacak ki’, ‘Şunu yapsak ne olacak ki’ şeklindeki şikayetler oluyor. Amaç ve hedeflerle ilgili isteksizlikle karşı karşıyayız. Onları bu yönde de motive etmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

Çocuklara da tavsiyelerde bulunan Çağla Şara şunları söylüyor:

“Ergenlikle beraber yaşanan fiziksel değişim ve estetik algısının değişimi ile birlikte, nasıl göründükleriyle daha çok ilgilenmeye başladıkları bir dönemde hareketsiz yaşam, kötü beslenme ve düzensiz uyku problemleri baş gösterdi. Sanki okul varmış gibi düzenli kalkıp yatmaları, düzenli beslenmeleri, kişisel hijyen ve temizliğe önem vermeleri, kendilerini aynada daha iyi görmelerini ve daha iyi hissetmelerini sağlayacak.

Kişisel bakımla ilgili olarak ergenlik döneminde rutinlerini de bozmasınlar. Aynaya baktıklarında kendilerini beğensinler. Daha az hareketli bir yaşam hem sağlık problemlerine hem de ergenlikte fiziksel görünüme etki edecektir. Harekete dayalı şeyler istiyoruz. Yetenek ve ilgilerine göre hobi edinmeliler. Kitaplara ilgi duyan biri ya da enstrüman çalan biri ekrana elbette daha az ihtiyaç duyuyor.

Bu dönemde kitap okumayı her yaş grubu için çok önemli buluyoruz. Bir de ilgi duyan çocuklar için meditatif yöntemleri tavsiye ediyoruz. Yoga olabilir, meditasyon olabilir… Aslında her yaşta ergenlikte de böyle bir süreçte rutini korumak çok önemli. Örneğin uyku düzenleri ve beslenme düzenleri bozulduğunda telafi etmek çok zor olacak.”

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.